https://xn----7sbabaer7cip9a4a8c4czc.xn--p1ai/haber.php?page=389452#top CHP grubu devrim yasalarını görüşüyor (III)

CHP grubu devrim yasalarını görüşüyor (III)

CHP grubu devrim yasalarını görüşüyor (III)
Peygamber hakkında veya sonra gelecek olan halifeler hakkında değildir. ",. Seyit Bey bu itirazı kabul etmez, şu cümle ile açıklar: “Hadisten maksat sahih, aslına uygun hadistir. Kimin halefidir, Allah’ın halefidir. Kuranıkerim de bunun uygunluğuna işaret ediyor…”Tam bu sırada Yahya Galip Bey’in yüzünde mesut ve gurur dolu bir gülümseme belirmiş olsa gerek. Dilerse halifenin yönetimine kimi kayıtlar koyar, bu şartlı hükümettir yani meşruti yönetimdir. Neden? Çünkü onların Seyit Bey’in haklılığını bilecek kadar kültür seviyeleri yüksektir. ” Sözleri aslında bilgisizlikten kaynaklanan kimi savunuları bertaraf etmeye dönüktür. Biz bunların arkasından boynu bükük yetim gibi bakıp bakıp da ‘Göçtü kervan kaldık dağlar başında’ mı diyelim?”Seyit Bey’in konuşması pek çok gerçeğin vurgusudur. SESLERİ KESİLİRİşte bu vurgulardır ki Mustafa Kemal Paşa’ya duyulan saygı ve sevgiyi araç yapıp onu halife seçtirerek hilafet kurumunu yaşatmaya çabalayanların sesini keser. Esastan ve şekilden batıl olan bu usule karşı millet, duygularını, kanaatini ve harekâtını ortaya koymuştur. Bu mu hilafetin güzellikleri efendiler? Artık yürüyelim, dirilelim. ”Hilafet çığırtkanlığı yapanlara duyurulur!Kaynakça Halk Partisi grup tartışmaları için bkz. Halifeye de ‘imamü-ı Müslimin’ (Müslümanların imamı) denir. Anlatalım, bildirelim, görevimizdir. İkincisi, Cumhuriyetin, bu egemenlik anlayışını perçinlemiş olmasıdır. O, gruba uzmanı olduğu dinsel yönü ile ilgili açıklama yapar. İstanbul’u Türklerin elinde bırakan etken tek başına Türk milletinin kıyamı ve kazandığı zaferdir. İtirazcıların tavrını Erzurum milletvekili Ziyaeddin Efendi dillendirir, “Hadis-i şerif, icma-i ümmet vardır” der. ”HALİFE VE İMAMSeyit Bey der ki “Kuranıkerim’de ‘halife’ ve ‘imam’ tabirleri vardır. Üçüncüsü egemen olan Türk milletinin kendi üzerinde, -bu ister cumhurbaşkanı ister halife unvanıyla anılsın- bir kişi veya kurum kabul etmeyeceğidir. ”Adalet bakanı peygamberlerden ve yönetim anlayışlarından uzun uzun örnekler verir. Çünkü onlar bu kurumun işlevsizliğini yaşayarak deneyimlemiştir. Hilafet, sözlükte ‘halef olmak’ demektir. Millet hiçbir kişiye vekâlet vermez yani bir halife, bir imam seçmezse hilafet yok demektir. Kuranıkerim’de de Türkiye’deki gibi bir İslam hilafeti hakkında her hangi bir ayet yoktur. Açıklama en çok Yahya Galip Bey’i mutlu eder, “Şu azamete bak, hay Allah razı senden olsun!” diyerek açıklamayı alkışlar. Şu açıklaması çok anlamlıdır: “Şimdi bu iki kelimenin yani halife ve imam tabirlerinin anlamlarını açıklayayım. Fakat bunlar Hz. Özetle şöyle der: “Millet dilerse halifeyi seçer ve onun yönetim anlayışına kayıt getirmez. Yani haleftir. “Hilafet, hilafet” diye çökmüş gitmişiz. Zira hak milletindir. Nedir o? İngiltere’nin İstanbul’u hilafet merkezi olduğu için Türklere bıraktığı safsatası… Bakın İsmet Paşa özetle nasıl yanıt veriyor. Burada mutlak yönetim vardır. Türk milletini temsil eden tek yüce makam TBMM’dir. Bu nedenle 3 Mart 1924 günü yapılacak olan Meclis tartışmalarında sesleri gür çıkmayacaktır. İslam’da vekâlet konusundaki açıklamaları da çarpıcıdır. Bu görüş Sevr Antlaşması’nda yer bulmuştur. Seyit Bey, Osmanlı ve İslam tarihinden örnekler de verir, İslam dünyasının Osmanlı hilafetini tanımama ve Osmanlı padişahlarını halife olarak görmeme eğilimlerini halife yanlılarının yüzüne adeta çarpar. Özellikle cumhurbaşkanına halife unvanı vererek hilafet makamını kurtarma çabası içinde olanlara uyarıcı niteliktedir. Memleket yoksulluk içinde kalmış. Halk anlamamış, bilmemiş ise kabahat onlarda değil anlatmayanlardadır. O zaman da cumhuriyet olur. Çünkü bugün kitaplarda mevcut olan, lisanlarda deveran eden hadislerin bir kısmı yalandır… Sonradan uydurulmuştur. Grup sıralarından gelen “Yaşa, hocam yaşa”, “Söyle, lezzetle dinliyoruz” sesleri aslında Aydınlanmanın getirdiği takdir olur. Halife de ‘halef’ demektir. Hatta bir bilim dalına özgü mesleklerde öncü olan en büyük âlimlere de ‘imam’ denir. Bunun içindir ki mahalle imamlarına da, cami imamlarına da imam denir. “Bu görüş, Lloyd George görüşüdür ve Sevr Antlaşması’ndan önce mütareke ile işgallerin başlamasının ardından, vatan her taraftan istilaya uğradığı zaman ortaya sürülmüştür. Bundan sonra olsun anlatalım, uyaralım, aydınlatalım ve bu zavallı memleketi artık yürütelim. Bu anlayış İslama da aykırı değildir. Konuşması uzundur ama girişte kurduğu cümle aslında özettir: “Hilafet meselesi dinsel olmaktan çok dünyasal bir konudur. “Ayet yoktur” sözü grupta dalgalanma yaratır. . Ne malımız, ne canımız, ne mülkümüz kalmış. Hilafetten maksat adalet dağıtmak konusudur. ",Hilafetin kaldırılmasına yönelik itirazlar, yaşamın gerçekleriyle karşılaşınca sessizleşir. Seyit Bey’e göre hilafetin kaldırılması gibi bir konuda atılacak adım bilinçli olmalıdır. Bu kelimelerde kutsal bir anlam yoktur. Yeri gelmişken bugün bile kamuoyunda yer bulan bir iddiaya daha grup toplantısında son noktanın konulduğunu vurgulamak isterim. Kastettiği hilafetin kaldırılmasıdır. Hilafetin, dini ve siyasi mahiyeti tüm yönleriyle bilinmelidir. İmam-ı Azam, imam-ı Şafi gibi büyük âlimlere imam denmesi bundandır. Yapacağı açıklamaların konuyla ilgili yıllarca yaptığı birikimin sonuçları olduğunu vurgular. Seyit Bey, gülüşmeler, “Bravo” sesleri arasında noktayı koyar:“Efendiler! Halk bu haklarını anlamazmış, bilmezmiş. Millete ait hukuk ve kamu işlerindedir. İlki Milli Mücadelenin başından beri dillendirilen egemenliğin Türk milletinde olduğudur. İnançla ilgisi yoktur. Halk Partisi grubunda 2 Mart 1924 günü kürsüye gelen Adalet Bakanı Seyit Bey’in ilk sözü, “Yapılmak istenen, en büyük inkılaptır” olur. “Allah sizi milletimizle beraber payidar etsin!” diyor. Nerede halifedir? Adalet dağıtmakta, hak olmayanı yasaklamakta halifedir. Şu halde Hazreti Davut Aleyhisselam halifedir. Harap olmuşuz. 403-439. Yücel Demirel-Osman Zeki Konur (Hazırlayan), CHP Grup Toplantısı Tutanakları (1923-1924), Bilgi Üniversitesi Yay, İstanbul, 2002, s. İcma-i ümmet ile kastettiği İslam bilginlerinin bir konu üzerinde içtihat yoluyla verdikleri hükümde birleşmeleridir. Sonra, bir yıl önce Hoca Şükrü’nün yazdığı, “Halife TBMM’nin üstündedir” iddiasında bulunan broşüre karşı kaleme aldığı “Hilafet ve Hâkimiyet-i Milliye” kitabını hatırlatır. ’ O halde buna kim ne der? Kimse bir şey diyemez. İmam tabirine gelince: İmam, önder ve kendisine uyulan, önde giden demektir. Buna engel var mıdır? Millet ‘kendi işimi ben yapacağım, neden başkası zorla yaptırsın’ derse neden dince uygun olmasın? Millet diyor ki, ‘Vekile ihtiyacım yoktur, milletler için en yararlı hükümet şekli demek olan cumhuriyet ile kendi işimi kendim göreceğim. Bütün medeniyet âlemi almış yürümüş, gelişme yolunda dev adımlarla gidiyor.
1 link news - sq - 6mc2n8 | 2 link admin - no - t8q7ze | 3 link video - hy - 2zgscd | 4 link help - az - bf-36r | 5 link forum - ja - 1n2lc7 | 6 link support - fa - 6n4hjk | 7 link video - da - z96u5r | 8 link video - ar - tk5zwl | 9 link video - zh - pys7mw |